EKONOMİK DURUM RAPORU 2013 VE ÜLKEMIZDE KADIN GİRİŞİMCİLİĞİ


TC Elçiliğinin Ekonomi 2013 durum raporu yayınlandı, araştırmalardan elde edilen birçok veriler var, bunun ciddi değerlendirilmesi umarım ülkemiz ekonomistleri, ilgili kurum ve kuruluşları tarafından yapılır, "doğruya doğru" ise gerekli adımlar atılır, yanlış varsa düzeltilir.

Bilimsel araştırmalar üzerinden yapılan yorum(lar) ise herzaman yoruma açıktır. Sonuçlardan elde edilen veriler üzerinden nedenler ve geleceğe yönelik öneriler sunmak için olayların geçmişi, kaynağı, var olan olanak ve fırsatları ,mevcut kapasite de devreye girer ve girmelidir. Birde elle tutulur gerçeklerin görünmeyen psikolojik etmenleri de vardır ki göz ardı edilemez . Savaşın getirdiği travmalar, ganimet fırsatları, yokluk ve acılar yanısıra hazırdan elde edilenler, kayıplar ve kazançlar, pompalanan arkası gelmeyen boş vaatler ve sözlerle geçen yıllar, uluslarası siyasi engeller gerçeği var.

AMA herşeyden önemlisi hala içinde bulunulan siyasi durumdan dolayı yarının neler getireceği bilinmeyen bir sistemde yaşıyoruz.
İşim için uzun dönem plan yapayım mı? Az çok bir sermayem var , işe yatırayım mı, (dünyada girişimci için normal sayılan) uzun dönemli kredi alayım mı, bizimdir çekinme dendiği için satın aldığım Türk koçanlı olmayan araziye tesis kurayım mı? Iş ivmesi için gerekli nüfusun altında mevcut bir "müşteri" potansiyelini artırmak için başkasının müşterisini "çalma" dışında ne yapabilirim? Tüm bunlar (ve hele hele ambargolu ihracat kısmına hiç girmiyorum bile ..) genelde ülkelerin kriz zamanında ekonomisini sürdüren KOBİ lerin ortak ciddi yol engelleri.

Sorulması gereken ise şu: Tüm bu yukarıda ilk aklımıza gelenler ve eminim daha birçok "geçerli" addedilen nedenlerin hangisi gerekli reformların yapılmasına engeldir? Hangi mazeret verilen sözün yerine getirilmemesine neden olabilir? Hangi travma şeffaf, dürüst yönetimi engeller? Sağlık, eğitim çevre konularında dünya örnekleri etrafımızda dururken kim kaynakların en doğru en etkin bir şekilde kullanımına karşı çıkar? Meclisin hergün tam gün çalışmasına , reformları geçirerek uygulamaya geçirmesine, Milletvekillerin belli alanları sahiplenerek uzmanlaşmasına hangi yasa karşı çıkar?

Tabii ki her bireyin ve toplumun yaşam şartlarını "daha iyi" yarınlara taşımak için önceliği mevcut sorunlarını aşmak, sürdürülebilir ekonomik gelişim ve sağlam bir yapı oluşturmak olmalıdır. Dolaysıyla tüm "yorumlara" açık olup sürekli olarak gerekli gereksiz "mazeretler" dizisinin arkasına sığınmadan çözümler üretmeli ve hayata geçirmelidir.

Çok yüksek eğitimli olduğunu sürekli olarak tekrarladığımız toplumumuzda bu çok mu zordur ? İmkanlar dahilinde ki birçok plan ve projeyi hayata geçirmemek için nasıl bir mazeretimiz var? Gerek kurum ve kuruluşlar ve artık sürekli şikayet etmekten şikayet eden Sivil Toplum örgütleri ve halk durumun vahimliğini farkedip hemen çok ciddi bir şekilde sistemi sorgulamalı geleceğini sahiplenmelidir.

KADIN GİRİŞİMCİLİĞİ dedim ve bu konuda henüz birşey yazmadım.
Zira sürdürülebilir ekonomik ivme için gerekli en az beşyüz bin gibi bir rakamdan söz edilirken, ufacık bir adanın zaten yetersiz ekonomik nüfus kotasının yarısını teşkil eden kadının potansiyelinin/ girişimciliğinin konu bile edilmemiş olması karşısında ne söylenebilinir ki?
Halbuki Turizim ve Eğitim gibi adanın gelişme açık ekonomisinin can damarları olan bu sektörler kadın gücü, yaratıcılığı kısaca girişimciliğinin en kolay değerlendirilebileceği, projeler üretilebilinecek, ve kıyasla daha küçük kredi ve yardımlarla desteklenebilinecek bir alan.
Ama bu küçük devletin zaten küçük nüfusunun yarısı ciddi bir değerlendirmeye alınmamışken, ekonomik protokole ciddi bir şekilde dahil edilmemişken, dolaysıyla raporlarda bile yer alamamışken söylenecek çok şey hem var hem yok. Bu konuyu daha ileriki günlerde tekrar gündeme getireceğiz tabii ki.. İş Kadınları Derneğimiz bir sivil toplum örgütü. Ekonominin, geleceğimizin belirlendiği masalarda diğer tüm paydaşlarla elele vererek sürüdürülebilinir ulusal politikalar oluşturmak istiyoruz. Bunun hala zamanı hala gelmediyse ciddi bir ihmal, isteksizlik ve halka rağmen geliştirilen çıkar çatışması vardır . Kazanan koltukların da artık verecek pek birşeyleri kalmadığı için bireysel kazançlara dönüşen bu savaşta kaybeden halktır, biziz, çocuklarımızın bugünü ve yarınıdır.