Eide: “Ben sadece yardımcı oluyorum”

BM Genel Sekreterinin yeni atanan Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide adayı iki kez ziyaret edip liderlerle ve müzakere ekipleriyle görüştü ve uzun zamandır yapılamayan liderler arası müzakere görüşmelerinin de devamını sağlayarak iki liderle uzun bir görüşme yaptı. Bu görüşmenin sonucunda da Kıbrıs müzakerelerinde “bir sonraki aşamaya” geçileceği kararlaştırıldı. En azından Eide bu kararın böyle olduğunu açıkladı.

Sayın Eide bu görevi üstlendiği andan itibaren gayet aktif bir performans sergilemekte ve 50 yıldır süren müzakerelerde sanki de sona yaklaşılmış havası vermektedir. Aniden Kıbrıs sahnesine atılan Eide Norveç Dışişleri ve Savunma Bakanlığı yapmış, dolayısı ile de NATO çevrelerinde çok iyi tanına birisidir. Ülkesi Norveç AB’ye girmeyi reddetmişse ise kendisiülkesinin AB’ye katılmasını sağlamak için çaba harcamıştır. Yani Türk tarafı olarak her ne kadar da “tarafsız” olacak ve AB üyesi ülkelerden gelmeyecek bir özel danışmanı arzulamışsak da AB’ci ve bir NATO ülkesinden gelen Eide atandı. Belirtmeden geçemeyeceğimiz bir gerçek de Eide’nin Dünya Ekonomik Forumu’nda (hani şu “van minut” olayının ev sahipliğini yapan örgüt) çalıştığıdır.

Eide’nin kariyeri benim kafamda böylesine birinin bu aşamada atanmasının bir rastlantı olmadığı düşüncesini uyandırmıştır. Sanki de birileri Kıbrıs konusunun artık sonlanma noktasına yaklaştığını ve iki halkı finiş kurdelesine götürecek ve o nokta aşıldıktan sonraki en önemli yapıyı, yani ekonomik açıdan yeni Kıbrıs devletinin yapılandırılması ve alacağı yardımlar konusunda aktif rol üstlenebilecek birisinin özel danışmanlık görevine gelmesini istemiş ve Eide de bu beklentileri karşılayabilecek kimliğe sahip olduğu için bu aşamada atanmış.

Gelelim liderlerin son görüşmesinin ardına Eide’nin yaptığı açıklamalara. Ben nokta nokta söylenenleri irdelemeyi tercih ediyorum. Bu bize hem müzakerelerin geldiği aşamadaki durum değerlendirmesini hem de Eide’nin müzakere sürecine getirdiğiDowner’e nazaran daha sonuç odaklı aktif yaklaşımı açıkça gösterecektir:

1.
Eide, müzakereciler ve müzakere heyetlerinin bütün konularda karşılıklı öneri sunmayı tamamladıkları konusunda fikir birliğine vardıklarını bildirdi. Eide, ikinci aşamanın tamamlandığını ve bir sonraki aşamaya geçilmesi konusunda anlaşmaya vardıklarını dile getirdi. Anastasiades’in hiçbir konuda ilerleme kaydedilmediğini devamlı bağırıp çağırdığını, hatta masayı yumruklayarak müzakere masasını terk ettiği, ve her fırsatta bir sonraki aşamaya geçilmesinin mümkün olmadığını vurguladığını sağır sultan bile duydu. O zaman Eide’nin katıldığı ilk resmi müzakere masasında Anastasiades çark etmiş ve Eide’nin ikil ideri ite-kaka da olsa bir sonraki aşamaya götüreceğine onay vermiştir. Bu önemli bir gelişmedir. Tabi sorulması gereken sorulardan biri de Anastasiades’e uslu çocuk olması için ne taviz verilmiştir?
2.
Eide “mümkün olan en kısa zamanda” bir anlaşmaya varılması ve ardından her iki tarafta eş zamanlı referanduma gidilmesi için liderler arasında görüş birliği var dedi. Anastasiades hala daha olası referandumda TC kökenli KKTC vatandaşlarının oy vermelerini kabul etmiyor. Yani Amerikan, İngiliz, Rus veya başka bir ülke kökenli vatandaşlarımız oy verebilecek ama TC kökenli KKTC vatandaşları veremeyecek. Alın size adil AB’li Rum yaklaşımı…
3.
Bundan sonra ayda iki kez liderle görüşmesi olacağı kararlaştırıldı. Bu cümleyi son aştı ayda çok duyduk. Son olarak ABD Başkan Yardımcısı Biden da bu mutabakatı açıklamıştı ama nedense Anastasiades devamlı görüşme olacağı günlerde hep hasta oluyor. Bakalım Eide bu görüşmeleri nasıl sağlayacak…
4.
Eide yeni aşamada çözümlenmemiş tüm zor konuların masaya yatırılarak müzakere formatında ele alınacağını kaydetti. Hemen hemen hiçbir başlıkta mutabakat olmadığına ve Anastasiades daha önceki yakınlaşmaları da reddettiğine göre 50 yıl öncesine sil baştan döndük herhalde. Türk tarafı haklı olarak mülkiyet ve toprak/harita konularının en son masaya yatırılmasında ısrarcıdır. İnşallah bu açıklanan mutabakat  sırf Türk tarafını masadan kaçan taraf ya da Anastasiades’in şu ana kadar yaptığı şımarıklık ve redçi tutumuna rağmen Türk tarafının zor çıkaran taraf ilan etmek için yapılan bir oyun değildir.
5.
Eide iki ayrı ekonominin tek ekonomiye dönüşmesinden her kes kazanım elde edecek dedi. İşte benim korkulu rüyam! Kıbrıs Türk tarafının ekonomisinin dizginlerini de sözde federal aslında üniter devletin yani Rumların ağırlığında olan yönetimin eline vererek hepimizi Rum şirketlerin alt kuruluşu yada çalışanı durumuna itmek.

Eide geldi ve çabucak bir ilerleme kaydederek konuya ağırlığını koydu ve bunu yaparken de “ben sadece yardımcı oluyorum, anlaşacak olan iki liderdir” dedi. Müzakere ekibimize şu aşamada her zamankinden fazla görev düşmektedir. Sayın Eide önce Kıbrıs konusunda eğitimden geçirilmeli ve Kıbrıs Türklerine geçmişte yapılanları ve olası bir çözümün bu yapılanların tekrar yapılmasını önlemesi gerekliliğini anlatmalıdırlar. Gerisi detaydır…