"YARASALAR BİR GECEDE 3000 HAŞERE AVLANABİLİYOR"

Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) Mimarlık Bölümü öğretim üyeleri Doç. Dr. Hossein Sadri ve Doç. Dr. Senem Zeybekoğlu Sadri'nin yürütmekte oldukları kentsel tasarım stüdyosu dönemlik çalışmalarını "insan-merkezli olmayan kentsel tasarım" kavramı ekseninde çalışmalarına başladı.

Beşparmak dağlarının kuzey kısmı ve Girne için daha ekolojik dönüşüm stratejilerinin geliştirilmesini hedefleyen bu tasarım stüdyosu ilk dersini atölye çalışması olarak gerçekleştirdi. "Yarasalar için Kent" başlıklı bu atölye çalışmasına Kıbrıs Biyologlar Derneği'nden Tuğberk Emirzade ve ekolojik mimari teorisyeni Kenan Güvenç konuk yürütücüler olarak katıldılar. Yarasalara insan yapılı çevrelerin etkileri konusunda sunumlar yapan davetli atölye yürütücülerinin konuşmalarının ardından katılımcı öğrenciler genelde ve Kıbrıs özelinde doğal hayatın korunması ve yarasalarla daha barış içinde olabilecek kentleşme stratejilerinin geliştirilmesi başlıklarında çalışmalar geliştirip düşüncelerini paylaştılar.

Emirzade: "Kıbrıs'ta yaşamakta olan 18 tür yarasa tehlike altındadır".

Yarasaların özellikleri ve Kıbrıs'taki yarasalar üzerinde sunum yapan Tuğberk Emirzade yarasaların ekosistem içerisinde yeri ve insan yaşamlarına katkıları hakkında geniş bilgi paylaşımında bulundu. Emirzade bir gecede kendi ağırlığının üçte biri kadar ve 3000 sayılara ulaşabilecek miktarda yarasaların haşere yiyebildiğine dikkat çekerek, yanlış kentleşme yöntemleri uygulanarak hayatlarının tehlikede olduğunu beyan etti. Günümüzde yarasaların dinlenme / uyuma alanları ve uçuş koridorlarının kentleşme vasıtasıyla tahribini ve yarasaların yiyeceklerinin belediyelerin ve çiftçilerin bol miktarda kullandıkları ilaçlarla yok edildiğini açıklayarak, Kıbrıs'ta yaşamakta olan 18 tür yarasa için bunların hayati tehlike oluşturduğuna dikkat çekti.

Güvenç: "İnsanlar her yeri gündüzleştirerek geceyi ve dolayısıyla geceye ait olan yarasaları yer yüzünden siliyor"

Ekolojik mimari düşünürü Kenan Güvenç konuşmasında insan yapımı dünya ve doğal dünya arasındaki farklılardan bahsederek İnsan-merkezli mimarlık ve kentsel tasarım olgularının doğayı ve doğanın parçası olan insanı yaşamsal zorluklara sürüklediğini vurguladı. Güvenç insanların gündüzleştirme çabalarından bahsederek, insan yapımı dünyada gecenin ve dolayısıyla yarasalar gibi geceye ait olan tüm varlıkların yok edildiklerine dikkat çekti. Güvenç doğal hayata risk oluşturan bir başka önemli sıkıntının kentleşmenin ve kentleşme vasıtasıyla yayılan gürültü olduğunu söyleyerek sessizlik ve karanlığın korunması gerektiğini anlattı.