Britanya ile Rumlar Yakınlaşıyormuş
Rum lideri Anastasiades ilginç bir adam. Yıllarca muhalefette iken Kıbrıs konusunda devamlı bir Rum siyasetçisi için pozitif denebilecek yaklaşımlara girdi. Kıbrıslı Türk siyasetçiler ile defalarca biraraya geldi ve konuya yaklaşımının yapıcı olduğu imajını verdi. Hatta Annan Planı pat diye(!) ortaya çıkınca partisi DISI “evet” kampanyası yürüttü. Tüm dünyadaki imajı da seçilmesi halinde Kıbrıs konusunu çözebilecek kapasiteye ve daha da önemlisi cesarete sahip olduğu idi.

Güneyde olan başkanlık seçimleri öncesi ABD Büyükelçisi ile bir görüşmede kendisine neden yeni başlayacak müzakere sürecinden bu kadar umutlu olduğunu sormuştum. “1968'den beri devam eden bu süreçlerde çözülemeyecek bu sorun ne değişti de bu defa çözülecek diye düşünüyorsunuz?” diye sorduğumda bana kısaca "Anastasiades" diye cevap vermişti. Demek ki koskoca süper güç olan ABD'nin yetkililerini bile “Rumları çözüme ulaştırabilecek kişi” olarak etkileyebilmişti.

Seçimler gerçekleşti, kazanan (tabi ki sürpriz bir sonuç olmadı) Anastasiades oldu ve bir baktık ki muhalefetteki gülümseyen, yapıcı şeyler söyleyen adamın yerini gergin, kaşları devamlı çatık, EOKA'nın partisi DISI'nin lideri olan gerçek Anastasiades almış...

Tüm dünyanın bize barış güvercini olarak sunduğu adamdan eser yok. Müzakerelerin başlaması dahil, kendisine önerilen her şeye hayır diyerek başkanlık görevine başladı ve o günden beri daha da katılaşan bir tutum içerisine girdi. Bir gün “Güzelyurt verilmezse anlaşma yok!”, ertesi gün “Maraş bize Türkiye’nin (Kıbrıslı Türklerin değil!) iyi niyetli olduğunun kanıtı olarak hemen verilmeli” diyor. “Şu olmzsa masadan kalkarım”, “o olmazsa anlaşma olamaz”, “gözünüzün üzerinde kaşınız varsa sizinle çözüm olmaz” diyerek olası bir çözümü şimdiden dinamitledi. Bir diğer deyişle tüm dünyayı kandırdı ve muhalefetteyken kendini öyle bir pazarladı ki dünya güçlerini arkasına alarak başa gelsin, sonra da yapacağını yapsın. İş işten geçtikten sonra, Elen tarihine “Kıbrıs’ı Yunanlaştıran Lider” olarak geçtikten sonra dünya güçleri “kandırıldık” dese ne yazar...

Anastasiades ilginç bir adam dedik ya, bana her kamera gördüğünde televizyonda görünebilmek için gidip karşıda duran çocukları anımsatıyor. Kapının önünden kim geçse yakalayıp beraber kameraların önüne geçiyor ve bir şekilde Rum basınında bile olsa kendisine ve Kıbrıs Elenlerine destek verilmiş havası estiriyor. Her fırsatta Brüksel’in yolunu tutup o liderle, bu liderle ayni karelere girip “uzlaşmaz” Türkleri, daha doğrusu gerçek muhatabı kabul ettiği Türkiye’yi şikayet ediyor. Kasulidis’i de devamlı Amerika’ya gönderip ayni reçeteyi uygulattırıyor. Sonbaharda kendisi de ABD turuna hazırlanıyor. Başkan Yardımcısı Biden adaya ayak bastığında oteline gitmesine izin vermeden adamı hemen havaalanından kaçırmış ve kameraların karşısına beraber geçmelerini sağlamıştı.

Son marifeti ise İngiliz Savunma Bakanı ile birkaç dakikalık bir görüşme ve yine ayni fotoğraf karesinde görüntü. Sayın Bakan egemen İngiliz üslerine bir gezi yaptı. Gezinin Kıbrıs Rumlarıyla hiçbir ilgisi olmamasına rağmen basında resminin çıkmasına hevesli Anastasiades bakanı üslerden çıkarıp Trodos’a getirdi ve kameraların karşısına geçti. Basına yapılan kısa açıklamadan sonra Rum basınının yorumu şöyle: “Britanya ile Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti için yeni sayfa. İki ülke tekrar yakınlaşma sürecine giriyor”. Peki daha düne kadar “İngiliz üsleri dışarı” diye bas bas bağıranlar Rumlar değil miydi? Liderleri İngiltere’den üsler için kira talep edenler Kıbrıslı Rumlar değiller miydi? Koskoca Birleşik Krallık bu gerçekleri unutup da sırf Anastasiades istedi diye Rumculuğa mı başlayacak?

Bu kadar ucuz mu iki ülkenin yeni sayfa açması, gerginlikten sonra tekrar yakınlaşması?..

SERHAT KOTAK