Babama Mektup 

 Sen gideli koskoca dört yıl geçmiş. Dile kolay...

Düşündüm de zamanın nasıl bu kadar hızla geçtiğini kavramak zor.

Ekranlarda seni konuşuyoruz. Nereden başlayacağımı bilemiyorum ki. Seni anlatmak cidden zor. Nasıl bu kadar şeyi kısacık bir ömre sıktıştırdın ki?

Kooperatifçi diyorum, gazeteci-yazar diyorum...

İyi bir eş, mükemmel bir baba diyorum. Ailenin tutkalıydı diyorum...

Halk adamı ancak böyle olur diyorum...

Dava adamı demek tabi ki şart. TMT'deki katkın, Mağusa'da herkese moral depolayıp bir devire damgasını vuran Canbulat Radyosu'nu arkadaşlarınla kuruşundan bahsediyorum.

Bakan, Milletvekili, Parti Başkanı, KKTC'yi ilan eden hükümette koalisyon ortağı ve Bakan olarak görev yaptın...

30 yılımı Amerika'da geçirdim. Oralarda "Founding Fathers" (Kurucu Atalar) dendiğinde ilkokul çocukları bile isimleri hemen sıralarlar. Burada bugün halk arasına çıkıp KKTC'yi ilan eden hükümette kimler görev yapmıştı diye sorsak kaç kişi bilir ki?

Hatta bazıları hakaret bile edebilir bu soru üzerine.

Ne kadar ayıp değil mi?

Kurduğunuz Cumhuriyetin Meclisinde bile kurucu hükümetin bir listesi, bir plaketi bile duvarlarda yok.

Sen Cumhuriyetimize ulaşmamız için geceli gündüzlü kelle koltukta çalıştın, inan bugün senin anı haberinin yayınlanmasına engel olmaya çalışanlar var. Kendi çarpık ideolojileri veya menfaatleri ülkesini, halkını seven insanların unutturulmasını emrediyor herhalde...

İşte KKTC'de ne yazık ki böyle üzücü şeyler olabiliyor...

Tam dört yıl geçmiş aramızdan ayrılalı. Verilen sözlerle sayfalar dolardı ancak o ilan etmek için kendi hayatın pahasına uğraştığın KKTC, devletiyle, yerel yönetimleriyle hala daha senin adını verebilecekleri bir cadde, bir okul, bir bina bulamamışlar.

Yazıklar olsun...

Benden hiç bir çaba gitmeden "senin için" yapılması gerekirken yine de belediyedeki bir üst düzey yetkilisi beyefendiyle konuşuyorum, "Olmayan sokağı yaratıp babanın adını mı koyayım be oğlum?" diyor. Kendi makamının bugün orada özgürce olabilmesi için senin ve arkadaşlarının verdiği mücadelenin gerektiğinin farkında değil. Makam güzel ama...

KKTC Başşehri Lefkoşa'da senin adını verebilecekleri bir cadde, bir park, son dört yılda bulunamadı. Doğup büyüdüğün Mağusa, uğruna neler yaptığın Mağusa'da bir çalışma varmış ancak henüz orada da hayata geçirilemedi. İnşallah yakında...

Ülkede ilk "Üniversiteler Yasası"nı hazırladığında seninle dalga geçmişlerdi. Sen direndin ve eski "Didakta" binasını da adres gösterdin. Gün geldi DAÜ bu binada kuruldu. Bugün senden başka

herkes ülkeyi "üniversiteler ülkesi" yapmakla övünür ancak ne DAÜ ne de diğer üniversiteler adını bir binaya, bir salona bile vermediler.

Herhalde Kıbrıs Türk Halkı çok vefasız bir halk da ondan. Neyse, sen bu icraatları yaparken kendine bir pay çıkarmak için değil, halka, ülkeye hizmet için yapmıştın. Bugün bana konuşsan "Boş ver oğlum, ismimi vermeseler de ben yine aynisini yapardım" derdin herhalde...

Bugün kabrin başında sevenlerinle toplanıp seni anacağız. Yarın da senin o çok sevdiğin gençlerimiz senin adına forma giyip anı turnuvanda mücadele edecekler. Sen her zaman gençlerimize inanmıştın. Onlar de senin için ter döküp mücadele edecekler.

Ben de gençlerimize inanıyorum...

Kıbrıs müzakere süreci ise tam bir facia. Ülkenin işte tam da bugün sana ihtiyacı var. Hepimiz bir şeyler yapmaya çalışıyoruz ancak senin o gür sesinin televizyon ekranlarında kükreyip Kıbrıs Türk Halkı'nın haklarını savunmana çok gereksinimimiz var.

Seni çook özledik. Nur içinde yat canım babam...