Asrin Projesi İçin Ne Hazırlık Yaptık?

28 Mart 2012 tarihinden epey zaman geçmiş. Türkiye’den gelecek su projesinin adaya suyu ulaştırma ayağı tamamlanmak üzere. O zaman yazdığım bu yazının bir bölümünü sizlerle üzülerek paylaşmak istiyorum. Üzülerek diyorum çünkü o zamanın UBP hükümeti bu konuda hiçbir hazırlık yapmadığı için şimdi yetkililer hala daha su akmaya başladıktan sonra ne yapılacağı konusunda planlama aşamasındadırlar. Ben bunu inanılmaz ve kabul edilemez buluyorum. Ülke yönetimi böyle olamaz, olmamalı. Bu güne kadar gelecek su ile üretilecek ürünler tanımlanmış ve çiftçi de üreteceği ürün için çalışıyor olmalıydı. İşte o yazım:

“Cuma gün Geçitköy barajının temeli atılacak. “Asrın Projesi” denilen Türkiye’den KKTC’ye deniz altından getirilecek su gerçekten mühendislik açısından dünyada bir ilk olacak. Başka yerlerde de deniz altından su pompalanması gerçekleştirilmektedir ancak bu kadar derinden ve bu kadar uzak bir mesafeye ilk defa su taşınması denenecek.

İşin siyasi bir yanı da var tabi. Su hayat demektir, dahası su güç demektir. İçinde bulunduğumuz yüzyılda enerji ve su ülkelerin jeopolitik poletikalarını etkileyecek en inde gelen iki unsurdur. Bundan dolayı bu projeden elde edilecek suya “barış suyu” diye hitap edenler de var. Kıbrıs’ta Rumlar bir gün aniden yataktan doğru tarafından kalkarlarsa ve Türkler’le iki eşit olarak yeni bir ortaklık devleti kurmak isterlerse bu sudan da yararlanabilirler ve barış suyu ismi de bir anlam kazanmış olur. Tabi Rumların bunu yapmalarını beklemek çok geniş bir hayal gücü gerektirdiğinden ben elde olan gerçeklere ve konumuza döneyim...

Bahsedilen su miktarı bizlerin içme suyumuzu karşılamak için değil KKTC’yi gerçekten kuru tarımdan sulu tarıma geçirecek müthiş bir miktardır. O zaman Tarım bakanlığımızın acil olarak iki yıl sonra başlamak üzere ülkemizde hangi tarım ürünlerini yetiştirmemiz gerektiği konusunda çalışma yapması gerekmektedir. Bu çalışma sadece üretimle sınırlı olmamalı ve hemen dış temaslar yapılarak Pazar yaratılmalıdır. Su Geçitköy barajına akmaya başlamadan üreticimiz hangi ürünü yetiştireceğini, bunu en çağdaş şekilde nasıl gerşekleştireceğini ve de en önemlisi kime satacağını bilmelidir.

Tarımda iki yıl çok az bir zaman dilimidir. Bundan dolayı da kaybedilecek zamanımız yoktur Bu çalışmaların halen yapıldığını ve de çok yakında halkımızın ve tabi ki çiftçilerimizin bir bilgilendirileceğini umarım. Eğer yetiştirilecek ürünler konusunda bilgilendirme ve eğitim hemen yapılmazsa korkarım treni kaçıracak ve su akmaya başlamasına ragmen akan suyu etkili bir şekilde kullanıp ekonomik kazanca dönüştüremeyeceğiz.

Tekrar etmekte yarar görüyorum: Suyun gelmesini beklemeden dış pazarların saptanması ve müşterilerin kim olacağına, hangi ürünlerü kime satacağımıza kadar belirlenip ona göre ürün belirlemesi ve eğitim yapılmalıdır. Bu ülkenin tarımcısı eline böyle bir su kaynağı verildiğinde Tarım bakanlığının liderliğine bakacaktır. Onlara gereken destek ve eğitim verildiği taktirde de ihracata büyük bir katkı görülecektir.

İşte Rumların keyiflerinin gelmesini beklemek yerine ülkemizi geliştirmek için ileri adımların atılması gereken bu günlerde KKTC’nin böyle projelere ve bunların getireceği sonuçlara ihtiyacı vardır.”

Ne yazık ki boşa geçen bir zamandan bahsediyoruz. Son günlerde Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş bu hazırlıklar konusunda yapılanları açıkladı. İnşallah kaybedilen zamanı bir şekilde yakalar ve suyu ihracat ürünlerine dönüştürerek KKTC’yi bir değil birkaç adım öne götürürüz.