ARTIK YETER

Bir taraftan ayrılıkçı Milliyetçiler bir taraftan sözde komünist solcular....

Bunlar esasta birbirinden beslenen siyasetçiler

Artık yeter...

Papazın başaramadığını başarıp ülkeyi bölüyorsunuz.

Bertan Zaroğlu’nun vatandaşlığını iptal edip milletvekilliğini düşüreceksiniz.

Tamam bu, öncelikle hükümetin yani devletin hakkı,

Peki Bertan ne zaman vatandaş oldu ?

Ne zaman Tasdik Memuru oldu ?

Vatandaşlığı veya Tasdik Memurluğu yasal mıydı ?

Hak ettiği için mi yoksa haksız olarak mı yapıldı ?

Bu konular tartışılır.

Tartışılmaz olan nedir biliyor musunuz ?

Bertan Zaroğlu bu hakları elde ettikten sonra kimler İçişleri Bakanı, kimler Maliye Bakanı oldu ?

İçişleri Bakanları:

Av. Gülsün Yücel

Teberrüken Uluçay

Asım Akansoy...

Bunlar benim hatırladıklarım.

Hangisi bunu gündeme getirdi ?

Bertan Zaroğlu’nun vatandaşlığı haklı veya haksız ...

Milletvekili olmasa bu konu gündem olur muydu?

Bu ülke şuanda böylesi bir gerginliği kaldırır mı ?

Bu ülke böylesi bir eylem sonrası olacakları kaldırır mı ?

Pekala milletvekilidir gerginlik olmasın diye Bertan Zaroğlu’nun vatandaşlığını iptal etmeyen siyasi irade kimin vatandaşlığını hangi yetkiyle iptal edecek ?

İptal etmeye kalkanlara bu kadar zamandır aklınız neredeydi diye sorulmayacak mı ?

Artık herkes aklini başına toplayıp sağduyu ile hareket etsin.

Olan oldu torba doldu diyerek bundan sonrasına önlem alınsın .

Bu memleketin artık kavgaya tahammülü yoktur.

Ne Kuzey yalakalığı ne de güney yalakalığına gerek yok.

1571 de gelen de 1974 de gelen de 2014 de gelen de artık birdir ve beraberdir.

Ayrılıkçı politikalara son verelim

Papazın yapamadığını biz yapmayalım

Ayrılıkçı politikalar ayrıştırıcı kişilikleri siyaseten meşhur eder.

Yeter artık kimsenin buna tahammülü yoktur.

YA TAKSİM YA ÖLÜM diye söylerken geçmiştekiler,

Kıbrıslı – Türkiyeli taksimi demek istemediler.

Lütfen herkes aklını başına toplasın ve sağduyu ile hareket etmeye çalışsın.

Artık kimse Zaroğlu – Derya kavgası,

Vatansever Milliyetçi – Türkiye ve Asker düşmanı ayrıştırması istemiyor.

Kutuplaşma değil birleşmeye birlik olmaya ihtiyacımız vardır.

Yeterince düşmanımız da var uğraşacak sorunlarımız da…

Osmanlının İstanbul’u alırken Bizans saraylarındaki “Melekler dişi mi , erkek mi” kavgasından pek de farklı değil esasta şuanda bizim kavgalarımız da .

Aynı şekilde de ülkemiz emperyalist güçler tarafından kontrol altına alınmaya, doğal kaynaklardaki haklarımız sömürülmeye çalışılmaktadır.

İçteki kısır çekişmelerimizi enazından bir süreliğine bırakıp ülkemizin menfaatine olacak çalışmalar içerisine girelim.

Mecliste bile 50 kişi arasında barışı sağlayamayan hiçbir kimse bana “YURTTA SULH CİHANDA SULH” demesin, hiç kimse de BARIŞ havariliğine soyunmasın.

ÖNCE MECLİSTE, SONRA YURTTA EN SON OLARAK DÜNYADA BARIŞ….